Hiç düşündün mü, neden tam olarak illüzyona gömülü değilsin dünyanın çoğunluğu gibi?
Neden hep içinde sana illüzyonu ve ona kapılmamayı, gömülmemeyi bir şekilde hatırlatan bir duygu, bir ses var; bazen az bazen çok duyabildiğin?
Neden gerçekle ilgili bilgilerle, kitaplarla dolu hayatın; onları uygulasan da uygulamasan da?
Bir türlü kendini tam olarak illüzyona kaptırıp, ''dünyaya bir kere geliyorum, tadını çıkarayım, mutlu olayım, başkalarından bana ne'' tarzında, yüzeysel anlamda mutlu bir hayat neden yaşayamıyorsun?
İçinde, kalbinde bir şey neden uyarıp duruyor sürekli? Ve yüzeysel hiçbir şey tatmin etmiyor nihayetinde.. Neden?
Çünkü gerçeği biliyorsun.. Çünkü bu illüzyonun içinde, gerçeği hala hatırlayan kalbin sana hatırlatıyor.
Buna rağmen hala illüzyonlara tutunmaya çalışman, illüzyonlardan mutluluk beklemen ya da illüzyonlardan mutsuz olman, bile bile kendini kandırman aslında.
Bir çok insan kalbinin sesini duyamadığı için illüzyonda öyle ya da böyle memnun yaşarken, sen duyduğun halde kalbinin sesini dinlemeyerek ya da reddederek illüzyona tutunmaya çalışıyorsun.
İllüzyonlardan bir şeyler yaratıp kalbini, ruhunu beslemeye çalışıyorsun.
Ama kalp, seslenmeye ve bu duyulmaya başladığı anda, o hayatta illüzyonlar için değil, gerçek için, gerçeği yaşamak için bulunduğunu ve buna adanmış olduğunu ilan ediyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder