Olaylar karşısında nefret, kin, intikam, acı, kurban hisleri duyarak olayın bir parçası olmayın. Unutmayın katili yaratan kurban bilincidir.
Bir doktor yaralı hastasına bakıp ağlayarak üzülerek ona yardım edebilir mi? Güçlü durup, kendi kimliğini koruyarak, kim olduğunu unutmayarak, doktor olduğunun bilinciyle davranarak yardım edebilir ancak.
Bir melek şeytan ona kötülük yaptı diye, aynı hislerle karşılık verse şeytandan ne farkı kalırdı? Şeytan onu baştan çıkarmış, kendisine dönüştürmüş olmaz mıydı?
Sevgiden yana olanlar korkunun karanlığına kapılmazlar. Karanlığın içinde parıldayarak, ışıldayarak sevginin gücüyle aydınlık olarak dururlar; deniz fenerleri gibi..
Dışarıdaki karanlığın bitmesini istiyorsanız, içinizdeki ışığı daha da çok yakmak, daha çok parlamak, her zamankinden daha çok sevgi dolu olmak zorundasınız; ağlayıp üzülerek, kin ve nefret duyarak, intikam hisleriyle siz de karanlığa gömülerek bunu yapamazsınız.
Önce kendi içinizdeki karanlığı yok etmek zorundasınız. Belki de tüm olanlar bunu yapabilmeniz içindir, belki de her şeyin nedeni sizsinizdir, belki de dışarıdaki karanlık kaynağını sizden alıyordur, belki de tamamen aydınlığa dönüşmek için, karanlık tüm gücüyle dışarıda görünür oluyordur… ki artık bunu fark edin ve dönüştürün diye..
Belki de olan her şey, içinizdeki sevgi ve şefkati açığa çıkartmak için oluyordur….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder