Neyi istediğimiz hakkında bir karar vermemiz, bir seçim yapmamız gerekiyor; gerçeği mi seçiyoruz, illüzyonu mu?
Gerçek niyetimiz, gerçek isteğimiz, arzumuz, illüzyonun içine daha sağlam yerleşmek mi, yoksa kendimizi tam olarak gerçeği yaşamaya adamak mı?
İkisi de adanmayı gerektirir ve gerçekten adanmışsak, hangisini seçersek seçelim, adanmışlığımız bizi ona götürür.
Asıl sorun arada kalmış olmak, niyetimizin net ve saf olmaması, bir gün gerçeğe, bir gün illüzyona tutunmaya çalışmak, kendimizi kandırdığımızın bile farkında olmamak...
İşte bu gerçekten de hayatımızı duvardan duvara çarpabilir. :)
Hala illüzyonu istediğimiz sürece, ama bir taraftan da kendimizi ''aydınlanma'' sandığımız refahı ya da cenneti yaşamak için baskılayıp, ne hakkıyla illüzyonu yaşamayı, ne de ''aydınlanmayı'' başaramayacak ve doğal olarak ortaya çıkan mutsuzluğumuzla, kendimizi sürekli bir o tarafa bir bu tarafa çekiştirip, yarattığımız cehennemde debelenmeye devam edeceğiz. :) :
ÖÖyle ya da böyle bir karar vermeliyiz:
Neyi yaşamak istiyoruz, illüzyonu mu, gerçeği mi?
İkisi bir arada olmuyor :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder