Hiç aralıksız, asla durmayan, sürekli akan bir sevgi yayını
var arka planda. Biz gündelik hayatımızı yaşarken, arka planda çalan bir müzik
yayını gibi. Radyoyu açıp, başka şeylerle uğraşırken, onu dinlemek için özellikle
dikkat kesilmediğimiz sürece nasıl her saniye radyodan gelen müziği duymuyorsak
veya duysak da fark etmiyorsak, etkilenmiyorsak, bu sevgi yayınını da ona
odaklanmadan hissedemiyoruz. Ama içindeyiz.
Sessizleşip, yavaşlayıp, sanki size fısıltıyla bir şey
söyleniyormuş da duymaya çalışıyormuşsunuz gibi, sadece bulunduğunuz andaki
seslere ve çevreye odaklandığınızda, içinde bulunduğunuz bedenin ve
etrafınızdaki her şeyin tam olarak farkında olduğunuzda, kafanızın içinde
konuşan onlarca ses, birden bire susacak ve gürültülü bir ortamda bile
bulunsanız, tüm seslerin altındaki sessizliği duyacaksınız. İşte orada birazcık
kalabilirseniz, bu sevgi yayını hissedilir olacak.
Aynı anda hem içinizden
yükselip dışarı taşan, hem de dışınızdan içinize dolan bu sevgi akışını,
tanımsız hislerle deneyimleyeceksiniz. Sonsuz
bir huzur duygusu, ruhunuz genişlemiş gibi bir algıyla gelen tarifsiz bir
rahatlama, beyniniz gıdıklanıyormuş gibi hissettiren daha önce hiç
yaşamadığınız bir zevk ve keyif, sanki kendinizi boşluğa bırakırkenki o anda
takılı kalmışsınız da, sürekli tam o an tekrarlanıyormuş gibi bir özgürlük
duygusu, ağlamakla gülmek arasında çok yoğun bir şefkat hissi, sevildiğinizin,
çok hem de çok sevildiğinizin, hatta bunu hissedemediğiniz geçmişteki tüm yaşam
sürecinizi de kapsayan, tüm
hücrelerinizde hissettiğiniz derin bir biliş, zaten hep sevginin
kollarındaymışsınız algısı ve gözlerinizi yaşartan, tüm var oluşa, herkese her
şeye duyduğunuz içinize sığmayan bir sevgiyle gelen birlik hissi, her şeyi
içinizde hissetmek ve sizin de her şeyin içinde olmanız…